Her zamanki gibi güneşli bir öğleden sonraydı. Popuduk tavşan annesine seslendi “anne yemeğimi bitirdim, biraz dışarı çıkıp oynayabilir miyim” annesi otoriter sesiyle cevap verdi “ pekala ancak çok uzaklaşma ve karanlık olmadan eve dön” “tamam” dedi popuduk tavşan annesine ama içinden “yemişim karanlığını lan” diye geçirdi. Akabinde kendine ufak bi şaplak atıp “ne biçim konuşuyosun annenle sen” diye kendini azarladı. Evet popuduk tavşanda kişilik bölünmesi işte o yaşlarda kendini göstermeye başlamıştı ancak bu gidip gelmelerin bir problem olduğuna henüz ayıkmamış olan popuduk o gün bastırdığı kişiliğinin açığa çıkmasına izin verdi. Börtü böcek çiçek ağaç derken ormanın derinliklerine doğru ilerleyen popuduk tavşan bir an kendine geldi ve havanın karardığını fark etti. Gecenin karanlığında ormanın sesleri ne kadar da ürkütücüydü. Dönüp arkasına baktığında evden çok uzaklaştığını ve yolu bu karanlıkta bulamayacağını fark etti. Bir anda panik olan popuduk gittikçe yükselen seslerin de verdiği gerilimle çığlığı basıp ağlamaya başladı. Ancak bir an önce kendine sığınacak bir yer bulması gerektiği fikri onu kendine getirdi. Etrafına bakındı ve hemen yanı başında boş bir ağaç kovuğu olduğunu fark etti. “geceyi burada geçireyim sabah olunca nasıl olsa evin yolunu bulurum” diye kendini sakinleştirip kovuğa sığındı ve günün yorgunluğuyla uyuya kaldı.
Kuşların cıvıldamasıyla gözlerini aralayan popuduk kafasını kovuktan çıkarmasıyla irkildi ve gerisin geri kovuğa girdi. Dışarıdan gelen ses ona şöyle dedi “ çık bakim dışarı ibiş, soğuğu yemiş .ük gibi ne kaçtın içeri” . popuduk tavşan korkuyla başını kovuktan uzattı ve sesin sahibine baktı. “olum çık dedim ne bakıyosun hala çık da boyunu posunu görelim”. Popuduk korkarak kovuktan çıktı ve mavi kurabiyeyle yüzleşti. “ne arıyosun sen burada, bu kovuk kime ait haberin var mı” dedi mavi kurabiye. Popuduk “ özür dilerim ben dün oyun oynamak için evden çıktım ama çok uzaklaşmışım karanlık olunca da dönüş yolunu bulamadım bu kovuk boştu ve çok korkmuştum o yüzden geceyi burada geçirdim” dedi. Mavi kurabiye “ annen sana karanlıkta ormanda gezmemeni söylemedi mi topak” diyince popuduk bi an kendini kaybedip bağırmaya başladı “ başlarım lan postanızdan giderinizden artiz misiniz lan hepiniz anam ne dediyse dedi bi gece yattık uyuduk yedik mi lan kovuğunuzu allahsızlar” diye mavi kurabiyeye yükseldi. Akabinde gelen şamarla kendine gelen popuduk “ abi kusura bakma mevzu annem olunca bi an kendimi kaybettim kötü bi niyetim yoktu” dedi. Mavi kurabiye elini popuduğun omuzuna koyarak “ aslanım bak gençsin kanın kaynıyo anlıyorum ama burası tehlikeli mevkidir her önüne gelene diklenme anlat derdini çözelim kovuk benim değil ama burayı mesken edinmiş pek de tekin olmayan tipler var ben ondan şey ettim” dedi. Popuduk “ abi sağol valla dediğim gibi kötü bi niyetim yoktu evin yolunu nasıl bulcam onu düşünürken bi de sen öyle diyince darlandım birden” dedi. “ hallederiz koçum meraklanma bütün yolları bilen bi kişi vardır bu ormanda kısa bacaklı tapir sorarız ona illaki bi yol gösterir bize” dedi mavi kurabiye. Popuduk “ teşekkür ederim abi” dedi ve beraber kısa bacaklı tapirin evine doğru yola koyuldular. Uzaklaşırlarken popuduk sordu” abi kovuk kimin hakikaten” mavi kurabiye gözlerini kısarak uzaklara baktı ve “ uçan balonlar çetesinin ormanın en belalı çetelerindendir neyse yolumuz uzun gerisini yolda anlatırım” dedi.
bunu film yapmak gerek. ii bi senaryoya benziyo. ama başarılı bi yönetmen ve ekiple çalışmak lazım. zira filmler, kitap kadar yğun efekt yüklü olmuyor. misal; heidi. kitabı filmden daha iyiydi. :))
YanıtlaSilolabilir. sponsor bulalım çekelim:)
YanıtlaSil